Caiz Olmayan Hoparlör ve Mikrofon Camilerde İlk Ne Zaman Kullanılmaya Başlandı
Osmanlı döneminde ve öncesinde hiç bir camide hiç bir zaman hoparlör ve mikrofondan oluşan ses sistemi bulunmadı ve kullanılmadı. Müezzinler minarelere çıkarak ezan okurdu.
Türkiye’de ezanı İngiliz David Edward Hughes tarafından icat edilen mikrofon ve Amerikalı Chester Williams Rice ile Amerikalı Edward Washburn Kellogg tarafından icat edilen hoparlör ve ses sistemleriyle okumak son 50-60 yılda ortaya çıktı. Ülkemizde camilerde kutsal olmayan bir hoparlör kültürü hüküm sürmektedir. Sesi yükseltmek sünnete uygundur diyerek kutsal olmayan hoparlörle ibadeti caiz görenler var.
Namazda imamdan başkasının sesine uyulamayacağı ve sadece erkeğin öz sesine ezan dendiği, bütün muteber fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Bunun için, kutsal olmayan hoparlör ve mikrofonla namaz kıldırmak ve ezan okumak caiz değil. Eskiden büyük camilerde imamın sesinin duyulmadığı yerlere müezzinler konularak onların seslerinden namazlar kılınırdı.
Televizyon, bilgisayar, tablet, cep telefonu, teyp ve radyodaki sesler de, ses sahibinin benzer sesidir, aynısı asla değildir. İmamın sesi, hoparlöre verilince, elektrik ve mıknatısın çıkardığı bir ses haline dönüşerek insanın gerçek sesi olmaktan çıkar. Duyduğumuz bu yüksek ses, elektrik ve mıknatısın çıkardığı cansız elektronik benzer sestir. Bu ses, imamın sesine, ne kadar benzerse benzesin, benzeridir, aynısı asla değildir.
Televizyondaki görüntüye imam diye uymakla, hoparlörden çıkan sese imamın sesi diye uymak aynıdır. Radyodan gelen seste aynı şekilde bizzat imamın sesi değil, tam benzeridir. Görüntü bizzat imam olmadığı gibi, ses de bizzat imamın sesi değildir. Onun için görüntüye ve cihazdan çıkan sese uymakla imama uyulmuş olmaz. Bir insanın fotoğrafı veya Televizyondaki görüntüsü gibidir. Fotoğraf veya Televizyondaki görüntü, o insana ait olsada, bizzat kendisi değildir.
Enerji dönüşümünden meydana gelen, metalik sesle, namazın kılınmaması, ezanın okunmaması ve başka ibadetin de edilmemesi gerekir.