Bolivarcılık, Venezuela başta olmak üzere Güney Amerika’da revaçta olan bir çok siyasi öğretidir. Venezuelalı general Simón Bolívar’ın 19. yüzyılda Güney Amerika’nın büyük bölümünde bağımsızlık mücadelesine öncülük etmiş olmasından doğmuştur. Bolivarcılığın en önemli amaçlarından biri Latin Amerika’nın birleşmesidir. Venezuela Eski Devlet Başkanı Hugo Chávez, modern Bolivarcılığın önde gelen temsilcilerindendi.
Hugo Chávez Chavez ülkesinin yoksulluk, açlık, cehalet, barınma çalışma ve kadın hakları gibi sorunlarının çözümünün kapitalist sistem içinde kalıp sağlanamayacağını iddia etmekte ve devrimden söz etmekteydi. Kendi ülkesinde daha adil barışçı eşit bir dünyanın ancak sosyalizmle gerçekleştirebileceği görüşünü savundu. 3 yılda okuma yazma bilmeyen kimsenin kalmadığı kadınların çoğunun çalıştığı engelli, emekli, kadın ve çocuk tüm nüfusun sağlık ve eğitim başta olmak üzere tüm sosyal hizmetlerinin devlet tarafından karşılandığı gençlerin çoğunluğunu parasının bir üniversiteye gidebildiği bir devlet politikası uyguladı. Chavez’in asıl amacı zengin halk ile fakir halkın arasındaki farklılıkları en aza indirmekti.
Dış politikada ise Chavez Amerika’nın düşman olarak gördüğü Küba, Kuzey Kore, İran, Belarus, Suriye gibi ülkelerle sıkı bağlar kurdu ve Amerika karşıtlığını her fırsatta dile getirdi ve başarısını ise ALCA’yı çökerterek Amerika’ya bu durumu kanıtladı. Güney Amerika’daki ülkelerin kasasındaki paranın Amerika’ya gitmesi engelledi. Diğer siyasi başarısı ise Arjantin, Brezilya, Paraguay, Uruguay ve aralarında Venezuela’nın bulunduğu MERCOSUR adlı antlaşma ile serbest bir Güney Amerika ortak pazar antlaşması ortaya çıkardı. Chavez’in yaptığı bu antlaşma kıtanın en güçlü pazar birliğini oluşturdu. Bu tip güçlü adımları ile tüm dünyada kahraman oldu.