Bu sendroma yakalanan anneler sadece kendilerinin, çocuklarına bakabileceklerini zanneder ve eşlerine bile güvenmez.
Çok az bir süre olsa bile çocuklarını babalarıyla ya da anneanneleriyle bırakıp dışarı gidemezler. Bunu başarsalar bile dışarıdan sıklıkla arayıp çocuğun durumunu arayarak evdekilere emir verirler. Hatta işlerini halledemeyip eve dönebilirler. Eve döndüğünde çocuğa sarılarak ağlamalı abartılı davranış gösterebilirler.
Çocuklarına ait tüm ihtiyaçları yalnızca kendileri sağladığına inandıkları için aile üyelerinin çocuklarıyla ilgili yaptıklarını beğenmez bu nedenle fazla yorulurlar.
Üstelik baba, anneanne, babaanne ve diğer aile bireyleri yardım etmek istediklerinde, onların yaptıklarını eleştirir. Örneğin; bez öyle bağlanmaz, kucağına öyle alma!, ben böyle mi giydiriyorum! gibi.
Çalışan anneler sabah giderken çocuklarıyla dakikalarca süren vedalaşmaları nedeniyle çok zor ayrılır. Akşam işten döndüklerinde ise tüm gün çocuklarından ayrı kalmanın verdiği vicdan azabı ve suçluluk duygusuyla çocuklarının her dediğini yapıp ağlamaması için ekstra çaba sarf eder.
Sürekli eleştiri halinde olan bir anne, ihtiyacı olan otoriteyi korumakta zorluk çeker. Çocuğu farklı biçimde bağlanan bir bezden daha fazla olumsuz etkileyecek olan şey yorgun, gergin ve mutsuz bir annedir.