Batı Trakya Rodop Potami Milletvekili İlhan Ahmet, Trakya Demokritus Üniversitesi Gümülcine’deki yerleşkesinde yapılan panele konuşmacı olarak katıldı. İlhan Ahmet, son yıllarda özellikle Avrupa’da artan Müslüman düşmanlığına dikkat çekerek, bunun nasıl bilinçli bir şekilde yayılmaya çalışıldığını anlattı.
İlhan Ahmet şunları belirtti:
İslâm bir din ve öğretidir. Her din ve öğreti gibi eleştirilecektir ancak İslamofobi ile yapılan ırkçılıktır.
Avrupa’da tek tip Müslüman topluluk yoktur ama Avrupa’da tek tip olumsuz Müslüman algısı ile fobisi vardır.
Avrupa’da Müslümanlar 7. yüzyıldan beri var. Müslümanlar ile Avrupa arasında diplomatik ve ticari ilişkilerin geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise, Avrupa kıtasının yeniden inşasında iş gücü olarak çok sayıda Müslüman nüfus Avrupa’da ikame edilmiştir.
Avrupa’daki genel algının aksine İslâm’ın sadece Araplar tarafından temsil edilmez, İslâm öğretisini benimseyen Müslümanlar geniş bir yelpazede yer alır.
Pek çok Müslümanın dini anlama ve dini itikatlarını yerine getirme şekli ve yoğunluğu da farklıdır. Bazıları dindar iken bazıları ibadetlerini yerine getirmede süreklilik göstermez. Araştırmalar, Müslümanların yüzde 10’unun düzenli olarak dua ettiğini, yüzde 70’inin ise oruç ibadetini aksatmadan yerine getirdiğini göstermektedir.
Avrupadaki Müslüman nüfus, korku oluşturacak kadar sayısal çokluğa sahip değildir. Tahminlere göre 19 milyon kişi ile Avrupa nüfsunun yüzde 6’sını oluşturur.
Avrupadaki aşırı sağcılar Avrupa Müslümanlaşıyor çığırtkanlığı yapıyor.
Bu maksatlı manipülatif söylemler neticesinde Müslüman olmayan kesimde oluşturulan algı düzeyinin geldiği nokta şı örnekle açıklanır; 2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre Fransızlar ülkelerindeki nüfusun yüzde 31’inin Müslüman olduğunu, İngilizler ise ülkelerindeki nüfusun yüzde 21’inin Müslüman olduğuna inanmaktadır. Aslında Fransa’daki Müslümanların genel nüfustaki oranı yüzde 8, İngiltere’deki Müslümanlarınki ise yüzde 5’tir.
İslâm’a karşı büyük haksızlık yapılmaktdır. Gerçek İslâm, inananlarını adaleti sağlamaya ve barışa teşvik etmektedir. Saygın İslâm liderleri ve alimler, terörizme karşı kesin tutum sergilemekte ve şiddet ve ölüm temelli öğretiler ve bunların takipçisi marjinal gruplarla mücade etmektedir.
İslâm adına hareket ettiğini söyleyen bu aşırı grupların tehdit ve şiddetine pek çok Müslüman da maruz kalır, din adına yapılan terör eylemlerinde kurbanlar arasında yer alır.
Bir çok Müslüman da terör eylemlerinin kurbanı olmuştur. Dinlerinden dolayı herhangi bir güvence altında değildirler. Cihadçı militanlar yüzünden en fazla kurbanı yine İslâm dünyası vermektedir.
Dünyadaki ve Avrupa’daki her terör eyleminin ardında Müslümanların olduğuna dair algının oluşması medya tarafından sağlanıyor.
Oysa 2013 yılı verilerine göre, Avrupa’da meydana gelen 152 terör saldırısının sadece 1 tanesi dini nedenlere dayanmakta, 84 tanesi ise aşırı milliyetçilik ve ayrımcılık gibi nedenlere dayanmaktadır. Bu da göstermektedir ki, Avrupa’nın asıl sorunu aşırı milliyetçi ayrılıkçı akımlar ve eylemlerdir. Bu noktada tüm terör saldırılarında Müslümanlara vurgu yapılması, haksızlıktır.
Almanya’da halkın yüzde 25’inin, İspanya’da ise yüzde 50’sinin Yahudiler hakkında olumsuz düşünceye sahiptir.
Müslüman nüfusun yüzde 6 olduğu Almanya’da halkın yüzde 25’inin Yahudi karşıtı düşüncelere sahip olması, yine Müslüman nüfusun yüzde 3 olduğu İspanya’da halkın yüzde 50’sinin Yahudi karşıtı düşüncelere sahip olmasında bu ülkeler içindeki Müslüman topluluklardan ziyade eskiden beri varolan antisemitik düşüncelerin etkili olduğu muhakkaktır. Diğer türlü her iddia sadece Müslümanlar ile Yahudiler arasında düşmanlık yaratma amacı gütmektedir.
Sosyal dışlanmaya maruz kalan Avrupalı genç Müslümanların, aşırı ve ayrılıkçı grupların kurbanı olabiliyor.