Dünyada akıllı pasif sistem olarak güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından optimum düzeyde yararlanan ve bu sayede binanın ısıtma, klima, havalandırma ve aydınlatma enerjisi yüklerini en aza indiren, PV panellerini gölgeleme aracı, cephe ve çatı kaplaması olarak kullanarak elektrik enerjisi üreten çok sayıda bina örneği vardır. Örneğin Frankfurt Commerzbank Genel Müdürlük Binası.
Akıllı binanın en önemli hedefi binalarda enerji verimliliğini artırmak ve kullanıcı konforunu mümkün olan en az enerji harcamasıyla en üst düzeyde ve sağlıklı yollarla sağlamak olduğuna göre; bu hedefe ulaşmak için yenilenebilir enerji kaynaklarından optimum düzeyde yararlanmak gerektiğinin ve ülkemizde algılandığı gibi akıllı binanın sadece otomasyon sistemlerinden ibaret olmadığının bilincine varmak binalarda enerji yönetiminin iyileştirilmesi için gerekli olan ilk ve en önemli adımdır.
Türkiye gibi güneş enerjisi açısından yeterli potansiyele sahip bir bölgede, güneşin ve rüzgarın istenen etkilerinden yaralanmak ve istenmeyen etkilerinden korunmak üzere, bütün tasarım parametreleri, özellikle de bina kabuğu çevre etkilerine göre kendini ayarlayabilecek şekilde tasarlanmış pasif sistemler ve bu pasif sistem öğeleriyle uyumlu çalışabilecek mekanik, elektronik ve otomasyon sistemlerinin var olduğu binalar gerçek akıllı binalar olarak kabul edilebilir. Aksi takdirde akıllı bina olarak tanımlanan, ileri teknolojik sistemlerle enerji yönetimi otomatik olarak kontrol edilen binalar, enerji performansının çok altında performans gösterebilirler.
Ayrıca bu tür binalarda doğal yollardan yeteri kadar yararlanılmadığı için kullanıcı konforu açısından sağlıksız koşullar ortaya çıkabilir.
Sonuç olarak denilebilir ki; gerçek akıllı bina mimari tasarımının ilk aşamasından itibaren enerji yönetimi problemleri düşünülmüş ve mekanik, elektronik ve otomasyon sistemleriyle pasif sistemin bütün öğeleri uyumlu çalışabilen binadır.