Yasal düzenlemelerle evlilik öncesi kan testi zorunlu hale getirilmiş durumda ancak nikahsız evliliklerde örneğin imam nikahıyla evlenenlerde bu kontroller yapılmadığı için küçük bir kan testi ihmali yüzünden doğurdukları çocuklar ömür boyu sürecek hastalıkla dünyaya geliyor.
Uzmanlar köylere kadar giderek nikahsız çiftleri bu konuda bilgilendiriyor. Karşılaşılan tablo içler acısı.
Akdeniz Anemisi(Talasemi) genellikle Türkiye’nin güney ve batı bölgelerinde görülürken İtalya, İspanya, Yunanistan ve Kıbrıs gibi Akdeniz ülkelerinde önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Taşıyıcıların saptanması, genetik danışma ve doğum öncesi tanı konabilmesiyle engellenebilir bir hastalık olmasına rağmen, dünyada her yıl en az 365 bin talasemi hastası doğmakta ve tedavi görmektedir. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 300 bin talasemi taşıyıcısı ve 4 bin 500 civarında talasemi hastası vardır.
Türkiye’de taşıyıcılık sıklığı yüzde 13’e kadar yükselmektedir. Antalya yüzde 13, Edirne yüzde 6,4, Şanlıurfa yüzde 6,4, Aydın yüzde 5,1, Hatay yüzde 4,6, İzmir yüzde 4,8, Muğla yüzde 4,5, İstanbul yüzde 4,5 oranlarındadır. Akdeniz, Ege ve Trakya bölgeleri taşıyıcılığın yüksek olduğu bölgelerdir.
Anne ve babadan geçen gen normalse çocuk normal, genlerden biri değişikliğe uğramışsa çocuk talasemi taşıyıcı, ikisi de değişikliğe uğramışsa çocuk talasemi hastası olur. Kalıtsaldır ve yaşam boyu devam eder.
4 klinik şekli vardır. Bunlar; Talasemi major(Ağır hasta tipi), Talasemi intermedia(Orta ağır hasta), Talasemi minör(Talasemi taşıyıcılığı) ve Talasemi minima(Talasemi taşıyıcılığı)
Talasemi taşıyıcılığı bir hastalık değildir ve tedavi gerektirmez. Taşıyıcı kişiler hafif kansızdır, demir tedavisinden yarar görmezler.
Talasemi minörlü(Akdeniz anemisi taşıyıcısı olan) çocuklarda görülen belirtiler egzersizle kolay yorulma, belli belirsiz bir halsizlik ve kansızlıktır. Kan hücrelerinin vücudun ihtiyacı olan oksijeni dokulara taşıyamadığından, hastalarda solukluk, halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, gelişme geriliği gibi şikayetler olabilir.