Türkiye AB’ye Gümrük Birliği Anlaşmasını Bozarak Ders Vermesi Gerekiyor
Türkiye hakkında sürekli olumsuz raporlar hazırlayan AB’nin en büyük korkularından biri Türkiye’nin Gümrük Birliği anlaşmasını bozmasıdır. Türkiye anlaşmayı bozarsa AB üyesi ülkelerde ekonomik kriz ortaya çıkacaktır bu da AB’nin dağılmasının temelini oluşturacaktır. Türkiye, Gümrük birliğine katıldıktan sonra AB ile dış ticaretinde gümrük ve fon gelirlerinden yılda ortalama 3 milyar dolar zarar etmektedir. Gümrük Birliği hazine faizleri üzerinde yükseltici bir etki yapmıştır.
Uzmanlara göre Türkiye’nin yapması gereken, Gümrük Birliği’ni tartışmaya açarak, Gümrük Birliğinden çıkmak ve Avrupa ülkeleriyle ikili veya çok taraflı anlaşmalarla yola devam etmesi gerektiği yönünde.
Gümrük birliği, üye ülkeler arasında malların serbestçe dolaştığı, üçüncü ülkelere karşı ise bütün üyelerin ortak gümrük tarifesi uyguladıkları bir bütünleşme modelidir. Türkiye AB ülkesi olmadan bu anlaşmaya giren tek ülkedir. AB 60 yıldır oyaladığı Türkiye’nin adaylığının askıya alınmasını istiyor.
1 Ocak 1996 yılında Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yürürlüğe giren anlaşmada AB’nin üzerine düşen görevleri yerine getirmemesi sonucu pek verimli yürümemektedir. Gümrük Birliği anlaşmasında yer alan geçici bir takım düzenlemeler belirlenen geçiş dönemi bittiği halde ve Türkiye Gümrük Birliğinden doğan yükümlülüklerini titizlikle yerine getirdiği halde tamamlanmamıştır. Serbest dolaşım hakkı askıya alınmıştır. Türk iş adamlarına vize uygulaması devam etmektedir.
Artan reel faizlerin bütçeye maliyeti yaklaşık 60 milyar dolar, Gümrük vergisi kayıpları yaklaşık 11 milyar dolardır. Gümrük Birliği Türkiye ekonomisine yararlı olmamış, aksine zarar vermiştir. Gümrük Birliği süreci ticaret oluşturma ve saptırma etkileri bakımından Türkiye’nin aleyhine gelişmiştir. Bu etkinin Türkiye üzerindeki toplam maliyeti yaklaşık 9 milyar dolardır.
Gümrük birliği süreci, Türkiye’nin hem AB üyesi ülkelere karşı hem de AB dışındaki ülkelere karşı uyguladığı dış ticaret politikası önlemlerinin değişmesine neden olmuştur. Bu bütünleşme türünde ülkeler bağımsız dış ticaret politikası izleme kabiliyetlerini kaybetmektedirler. Bu nedenle, Türkiye’de gümrük birliğine girmekle bağımsız dış ticaret politikası uygulama imkânını kaybetmiş, mevcut dış ticaret mevzuatını AB mevzuatıyla uyumlaştırarak, AB’nin üçüncü ülkelere karşı uyguladığı dış ticaret kısıtlamalarını ve ödünlerini aynen üstlenmiştir.
Gümrük Birliği ile, Türkiye’nin ihracatının AB piyasasına giriş koşullarında önemli bir iyileşme görülmemiş, ihracat genel olarak Gümrük Birliği’nden etkilenmemiştir. Çünkü Türkiye’nin ihraç mallarının AB piyasalarına giriş koşullarında önemli bir değişme olmamıştır.
Özetle Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin statik etkilerini araştıran literatür net etkinin ticaret oluşturucu olduğunu fakat bu ticaret oluşturma etkisinin Türkiye aleyhine işlediğini ortaya koymaktadır.