18 Mart Deniz Savaşı Çanakkale Zaferi

18 Mart Deniz Savaşı Çanakkale Zaferi
Çanakkale Deniz Harekâtları, I. Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin Birleşik Filo ile savunmada kalan Osmanlı İmparatorluğu kara topçusu arasında 19 Şubat 1915’ten 18 Mart 1915’e kadar Çanakkale Boğazı’nda yapılan bir dizi deniz operasyonudur. Birleşik Filo’nun Çanakkale Boğazı’na karşı yaptığı 18 Mart tarihli en geniş kapsamlı saldırı, harekâtın son operasyonudur.

İtilaf Devletleri ordusu değişik etnik ve dinsel gruplardan gelen askerlerden oluşmaktadır. Bu orduda İngiliz, İskoç, İrlandalı, Fransız, Hintli, Kuzey Afrikalı (Cezayirliler, Zuaveler), Avusturalyalı ve Yeni Zelandalı askerlerle Rum ve yahudi gönüllüler bulunmaktadır. Anzak askerleri her ne kadar gönüllü olarak orduya yazılmışlarsa da İngiltere ile donminyonları arasında yapılan antlaşmaya göre bu askerlere günde altı şilinden hesaplanarak ayda dokuz pound maaş ödeniyordu. Bu haliyle Anzak askerleri gönüllüden çok paralı asker sayılmaktadır. Anzak birlikleri içinde başta Polinezya Adaları’ndan Maorile olmak üzere Okyanusya adaları yerlilerinden unsurlar da bulunmaktadır. Bu unsurlar da Gurkalar gibi savaşçı gelenekleriyle lanse edilmiştir. Tüm bu unsurlar üzerinde, Türklerin esirleri kestiği imajının, bir propaganda hedefi olarak uyandırılmış olduğu, savaş esirlerinin kayda geçirilen ifadelerinden anlaşılmaktadır. Açıkça kafalara sokulan “teslim olmaktansa intihar edin”dir.

İtilaf Devletleri, Churchill’in çabalarıyla sadece donanmayla Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul önlerine ulaşmak ve Osmanlı İmparatorluğu’nu (Almanya ile ittifak olan) tek darbeyle teslim alma planını kabul etmişlerdir. Bu harekat için oluşturulan Birleşik Filo 3 Kasım 1914’te Boğaz’a karşı taarruzlarına başlamıştır. Boğaz’daki mayın ve topçu savunmasını çökertmek için asıl girişim 18 Mart 1915 tarihinde yapılmıştır. Bu muharebede Birleşik Filo’ya dahil 3 zırhlı batmış, 4 zırhlı da ağır biçimde hasar görerek savaş dışı kalmıştır. Birkaç gün içinde İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı’nın sadece donanmayla geçilemeyeceğini, ancak kara ordusu ile Gelibolu Yarımadası’nın işgal edilmesiyle Boğaz’ın açılabileceğine karar vermiştir.

Saldırı gücü için Carden’in Akdeniz filosu güçlü savaş gemileriyle desteklendi. Böylece Çanakkale Boğazı’nı zorlamak için Birleşik Filo oluşturuldu. Amiral Carden 11 Ocak tarihli raporunda 12 muharebe gemisi, üçü ağır olmak üzere 6 kruvazör, 16 muhrip, 12 mayın tarayıcı, 6 denizaltı ve çeşitli sınır gemiler gerekeceğini bildirmişti. İstediği bu gemilere ilaveten emrine yeni hizmete girmiş olan Queen Elizabeth ile Irresistible zırhlıları da verilecektir.

Fransız Hükümeti tarafından, harekat için Amiral Guépratte komutasında dördü zırhlı, dördü denizaltı olmak üzere 26 parçalık bir filo tahsis edileceği bildirildi. Churchill de İngiliz gemilerini Amiral Carden komutası altına girmek üzere bölgeye hareket ettirmiştir. Bu şekliyle filoda orta ve ağır çapta 247 namlu bulunmaktadır.

Asker sıkıntısı nedeniyle harekat başlangıçta sadece deniz kuvvetlerine dayanmaktayken, Şubat başında, kraliyet denizcilerine destek olmak üzere 29. Britanya Tümeni de Mısır’da eğitim görmekte olan Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerine katıldı. Savaşın o aşamasında, bu kara birliklerinin Boğaz’da değil İstanbul’un işgalinde kullanılması öngörülmekteydi.

Çanakkale Savaşı deniz harekâtları’nın, 18 Mart Deniz Savaşı’nın 20. yüzyılın deniz savaşlarından belirgin farkları vardır. Bu deniz muharebelerinin en önemlileri hep açık denizde, çok geniş bir alanda yapılmıştı ve hiçbir gözlemci bulunduğu yerden tüm muharebe sahasını gözlemleyememiştir. 18 Mart Deniz Savaşı ise iki kara arasındaki dar bir deniz yolu üzerine, sınırlı manevra olanağı veren bir muharebe alanında yürütülmüştür. Herhangi bir gözlemci, geceleri dahi ışıldakların aydınlattığı kadarıyla tüm savaş alanını gözleyebilmekteydi. Diğer yandan Çanakkale Savaşı deniz harekâtları’nın tümü (denizaltı harekâtları hariç) iki deniz gücü arasında değil, esasen bir tarafın savaş filosuyla, karşı tarafın kara topçusu arasında geçen bir dizi çatışmadır. Her ne kadar her şey, 4 mil uzunluğunda ve 1 mil genişliğindeki bir deniz ve çevresindeki sırtlarda gerçekleşiyorsa da, bu su yolunun kaybedilmesi, Osmanlı İmparatorluğu için sadece bir muharebenin değil, savaşın tamamının kaybedilmesi olacaktı.

Askeri tarihte II. Dünya Savaşı’na kadar görülen en büyük çıkarma harekatıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir