Hemşinlilerin Kökeni Hakkında Bilgi

Hemşinlilerin Kökeni Hakkında Bilgi

Hemşinlilerin Kökeni Hakkında Bilgi

Hemşin bölgesi ve Hemşin halkı üzerinde etnik kimlik problemleri oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Hemşin tarihi ve Hemşinlilerin kökeni konusunda sıkça tartışılan Türk ve Ermeni tezleri mevcuttur. Üçüncü bir tez ise Gürcülerin Lazları ortaya sürerek Hemşin üzerinde iddia sahibi olmasına dayanır.

Çamlıhemşin ve Hemşin olarak yer alan ilçeler 1946 yılından önce Hemşin olarak anılırdı. Ardeşen, Fındıklı, Çayeli, Pazar ve İkizdere’nin yüksek köylerinden bazıları da Hemşin’e bağlı yerleşim yerleriydi. Hemşin, ilk olarak 1071’de Malazgirt meydan muharebesi sonrasında Selçuklu Devleti topraklarına katılmıştır. Savaş sonrasında 1072’de Alpaslan tarafından bölgeye 70 bin yaylacı ve göçer Türk yerleştirilmiştir. Cevdet Türkay, (Başbakanlık arşivi belgelerine göre) Oymak, Aşiret ve Cemaatler kitabında bölgeye Yörük tayfasınden Tanrı Dağı Yörüklerinin yerleştirildiğini yazmaktadır. Bölge 1184 yılında Trabzon-Pontus İmparatorluğu sınırları içinde gözükse de arazinin dağlık ve ormanlık olmasından ötürü Türk gelenek ve göreneklerini sürdürmüştür.

Bölge incelendiğinde Hemşin’de Türkmenler, Ermeniler ve Lazların tarih boyunca komşu oldukları görülmektedir. Bu sebeple, her topluluğun tarihi kendine mal etme çabası vardır; ancak tek taraflı bir tarih anlayışının ve köken aramanın yerine, bu unsurları birleştiren, bir arada yaşatan özelliklerin anlaşılmasına katkı sağlayan ve kurdukları bağları yüceltmek adına yapılan araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Tarih kaynakları, Doğu Karadeniz’in bu dağlık bölgesinde yaşayanlar hakkında 1461 Öncesi Müslümanları olarak bahsetmekte ve tarih kaynaklarını bölgede bulunan Osmanlı mezar taşlarının kitabeleri ve koç heykelli mezar taşlarının varlığı, çeşme ve konakların kitabeleri ve Osmanlı tahrir defterleri doğrulamaktadır.

Bölgede yaşayan halk Hemşinli olarak tanımlanır; ancak Hemşinliler bugünkü Hemşin sınırları içerisinde kalmamışlardır. Bölgede Cimil– İkizdere Bölgesi’nde, Çayeli’nin yüksek kesimlerinde, Hopa’nın yüksek kesimlerinde ve İspir’de Hemşinli kimliğiyle yaşayan topluluklar görülürken Anadolu’da Adapazarı, İzmit ve Düzce çevresinde; Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında da Gürcistan, Kazakistan, Ermenistan, Kırgızistan ve Sibirya bölgelerinde Hemşinli topluluklar görülmektedir.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Hemşinli topluluklar iki ayrı grup olarak değerlendirilir. Buna göre birincisi Baş Hemşinliler denilen ve asıl Hemşin coğrafyası sayılan tarihi Hemşin kazasında günümüzde tarihi Hemşin kazasının idari yapısı ikiye bölünmüş olup Hemşin ve Çamlıhemşin ilçelerinden oluşmaktadır ve çevresinde yaşayan Hemşinliler, ikincisi de Hopa-Hemşinlileri denilen ve Artvin ilinin Hopa ve Kemalpaşa arasındaki akarsu düzeni içerisinde yaşayan Hemşinlilerdir. Bu iki topluluk arasında çok belirgin farklar görülebilmektedir.

Bölgede ulaşılabilen birkaç ferman bulunmakta. Bulunan fermanlar bölge tarihi açısından çok önemli belgelerdir.

Çamlı Hemşin’in Ülkü köyünde ve Aşağı Çamlıca mahallesinde bulunan koç heykelli mezar taşları Malazgirt Meydan Muharebesi öncesi, bölgede Türk varlığının birer delilidir.

Bölgede Osmanlı mezarlarının en eskisine rastlanmıştır. Hacı Abdullah Zade Müsellim Hacı Osman Efendi’nin mezar taşı 1111 (1699) tarihlidir.

Hemşin mezarlarında bulunan kitabelerin tarihleri Karadeniz bölgesinde bulunan en eski tarihli mezar taşlan kitabelerindendir.

Yine koç heykeli bulunan Aşağı Çamlıca mahallesinde bulunan cami duvarındaki eski caminin minber taşında, 1700 yılında Mehmet Kızı Hatice Hanım tarafından caminin yaptırıldığı yazılmaktadır. 1700 yılında Hemşin gibi dağlık ve ulaşım zorluğu olan bir yerde bir kadın tarafından caminin yaptırılmasının önemi bölge tarihi açısından tartışılmaz.

Mezar yapımının masrafı göz önüne alınırsa, yörede sadece ekonomik yönden güçlü ailelerin mezarlarının yapılmış olduğu bir gerçektir.

Rize Hemşin yöresi mezarlarının hepsi tek başına birer doktora tezi olabilecek özelliktedir ve Kültür Bakanlığınca korunmaya alınması beklenmektedir.

Yörede bulunan cami, konak, çeşme ve kitabeler de korunması gereken kültür eserlerindendir.

1876 Tarihli Trabzon Vilayeti Salnamesi’nde tespit edilen nüfus sayımı sonuçlarında bölgenin etnik kimliğini tespit ederek belgelemiştir. Bu bölgedeki doğal coğrafi koşullar bölge halkını sürekli gurbetçiliğe ve göçe zorladığından Hemşin’in nüfusunun çoğunluğu 1830’dan sonra Hemşin dışında gurbetçi olarak yaşamak zorunda kalmıştır.

Sözde soykırım palavralarında olduğu gibi Hemşinliler konusunda da ermenilerin çok sayıda palavrası bulunmaktadır. Bölgede çok eski tarihli camiler mezar taşları bulunurken ermeni inancında bulunan kiliselere rastlanmamaktadır.

Hemşin’le ilgili araştırma yapmak isteyen bazı kişiler yanlı ve yanlış yapılan çalışmaları kaynak gösterip yazmakta ancak yöreye gidip görüldüğünde gerçekler ortaya çıkmaktadır.

Hemşinli kimliğini kullanan Doğu Hemşinlileri ile Baş Hemşinliler arasında gerçek anlamda bir ilişki kurmak oldukça zordur. Doğu Hemşin’de yani Hopa Hemşinlilerinde Ermenice konuşulur ve kültürel yapı dilleri haricinde tamamen bulundukları çevrenin etkisindedir. Ne Baş Hemşinliler ile ne de Ermenistan halkı ile benzerlik göstermezler. İki grup arasında tulum çalınması ve horon oynanması haricinde ortak bir unsur yoktur. Denilebilir ki bu çalgı ve oynanan oyun da sadece bu iki grubun değil bu coğrafyadaki Lazların ve Gürcülerin de kullandıkları bir çalgı ve oyundur. Tulumun eşlik ettiği halk dansları horon tipindedir. Batılı-Hemşinlilerin dans repertuarı Hopalı adaşlarınınkinden daha zengindir. Ermenilerin danslarıyla Hemşinli grupların dansları arasında bir benzerlik yoktur.

Bu iki grup arasındaki farklılıkların ilk sırasında dil unsuru gelmektedir. Buna göre; Doğu Hemşinliler, Türkçenin yanısıra, Batı Ermenice olan bir lehçe konuşurlar, oysa Batılı Hemşinliler sadece belirgin bir Türkçe diyalekt konuşurlar. Dil konusunda bölge üzerinde siyaset yapmaya çalışanlar Baş Hemşinlilerin Ermeniceyi unuttukları gibi bir iddia ortaya atmışlardır. Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki tüm dağlık yerleşimlerde kıyıya göre kültürler ve bileşenleri çok daha uzun ömürlü yaşatılabilirken Osmanlı idaresinin ulaşmakta güçlük çektiği ve dış etkenlere bu denli kapalı bir bölgede konuşulan dilin unutulması imkansızdır. Araştırmalarda, bölgede kullanılan kelimeler ve harf fonetiği, Doğu Karadeniz Bölgesindeki diğer yörelerde konuşulan Türkçeye göre eski Türkçeye yakınlığı dikkat çekicidir.

Kıyafet konusunda Hemşinli denince bu grubu Lazlardan ayırmak için görünen en kolay yol başörtüsüne bakmaktır. Hemşinliler puşi denilen kökeni İran’a dayanan bir başörtüsü kullanırlar. Ancak Doğu Hemşinlilerde böyle bir kıyafet söz konusu değildir. Hemşinliler tarafından Türkmen geleneği olan yaylacılık, düzenli olarak yapılır ve vartevor şenlikleri düzenlenirken, Doğu Hemşinlilerde böyle bir göç veya kutlama yapılmamaktadır.

Pastacılık, fırıncılık ve otelcilik Hemşinliler arasında geleneksel meslek branşları sayılırken, Doğu Hemşinlilerde bu mesleklerin hiç biri bu kategoride değerlendirilemez.

Türklerin Soyu Nereye Dayanıyor Nereden Gelmektedir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir