Büyü ve Kötülükten Korunmak İçin Insanlar Neler Yapmalı

Büyü ve Kötülükten Korunmak İçin Insanlar Neler Yapmalı

Büyü ve Kötülükten Korunmak İçin Insanlar Neler Yapmalı

İnsanlık tarihi itibariyle, insan şeytan mücadelesi, her zaman güncelliğini korumuştur. Söz konusu âyetler incelendiğinde, Allah ve Peygamberin istemediği her fiil ve davranış şeytanın bir ürünü olarak görülür. Her kötülüğün kaynağı şeytan ve onun neslidir.

Örneğin, dünya ve ahırette sıkıntıya sebep olan kulluğa karşı çıkma, haramları teşvik, kadınları istismar etme, faiz ve sihir gibi olumsuzluklar satanizmin istediği filler olup, İslâm’dan uzak yetişen gençliğin önemli bir hastalığıdır. Yüce Allah şeytan inancını üç başlık halinde ifade etmektedir.

İnkar: Allah’a ve onun emirlerini kabul etmeyip kendi aklı ve iradesini vahyin üzerinde görerek bütün güzel hasletlere karşı çıkmadır. Bunun öncülüğünü Hz. Adem’e secde etmemekle iblis yapmış, dünyada da onun dostları bu geleneği sürdürmektedir.

Fuhuş: Kur’an-ı Kerim’de fuhuş kelimesi muradifleriyle birlikte yirmi beşe yakın yerde zikredilir. Anlam olarak zina, cimrilik, yalancılık, câhillik, söz ve fillerin en kötüsü gibi manalara gelir. Müfessirler de söz konusu kelimeyi, zina, zinaya giden yol, söz ve fiille işlenen büyük günah, şehvete uymada ileri gitmek gibi lafızlarla izah ederler. Şeytanın asıl silahı, gençliği tahrik ederek, ailenin temelini oluşturan manevi duygulardan uzaklaştırmadır. Bu yapılırken karşı cinsler silah olarak seçilmekte, örümceğin avını yakalamak için kullandığı metotlar tercih edilmektedir.

Zulüm (Bağy): Şeytanın diğer bir silahı insanları Allah inancından döndürmek ve kendi isteklerini gerçekleştirmek için yapılan zulmü güzel göstermesidir. Lügat olarak, haddi aşmak, haset etmek, fesad çıkarmak ve kibirli olmak demektir. Müfessirler söz konusu kelimenin geçtiği ayeti yorumlarken; kibir, zulüm ve haddi aşma, bunun neticesinde şeytanın işi olarak vehme kapılıp kızarak kötülük yapma şeklinde yorumlarlar.

Cinler de bir imtihandan geçmektedir. Dikkat edilirse, cinler arasında inanmayanlara İblis ve şeytan denilir. Yaratıcının bunlara kötülük yapmaları için izin vermesi, bir imtihanı hatırlatır. Şeytanın görevi kötüleri iyi göstererek insanları yanıltmasıdır. İnsanların bu tuzağa düşmemesi gerekir.

Kur’ân’da şeytanın etkisi olarak belirtilen bazı vasıflar zikredilir. Bunlar; kendi yaptığını hatasız kabul etme, başkasını hakir görme, gurur ve kibirli olmak, haram yemeler, şeytâni güçlerden yardım bekleme, yalan ve iftirayı normal sayma, dünyayı ve dünya menfaatini Allah’ın emrine tercih etme olarak sıralanabilir. Şeytanın insanları etkilemek için bazı planları bulunur.

İslam’da aile insanlığın temelidir. Sağlıklı bir neslin yetişmesi, güzel bir evlilik, meydana gelen çocukların düzenli eğitimi, yenilen gıdaların temiz olması, şeytanın isteklerinden sakınmakla mümkündür. O nesilleri bozmayı ister. Bu yapılırken zararlı olan maddeleri güzel göstererek işe başlar.

Aile bir milletin ve toplumun geleceğidir. En ufak birimden itibaren iyi olursa toplum, devlet ve milletler iyi olur ve onların ayakta kalmaları sağlanır. Aksi halde fiziki güç, devlet ve milletin ayakta kalmasına yetmez. Kur’an’ın işaret ettiğine göre, şeytanın planları arasında içki, kumar, kötü yollar ve zulüm ilk sırayı alır.

Ayetlerde insani değerleri tahrip eden maddeler sıralanmaktadır. Bunlar:
İçki, Kumar, Şans oyunları Cimrilik, İsraf, Fuhuş, Pis yiyecekler, Fâiz, Livâta, Fitne çıkarmadır. Bunlar şeytan ve neslinin istediği yaşantılardır. Yüce Allah âilenin, milletin ve insanlığın kurtuluşunun bu fiillerden sakınmakla olacağını belirtir.

Akıllı bir insanın Allah’ın zararlı olarak bildirdiği ve şeytanın teşvik ettiği içkinin sağlığa faydalı olduğunu söylemesi mümkün değildir. İçki kullananlarda bunun zararlı olduğunu bilir. İşte İslam, böyle durumda olanların elinden tutarak akıl ve ilmide devreye sokup şeytandan kurtarmaya çalışır. Buna göre, insanlığın mutluluğu, Allah’ın emrettiği temiz şeylerin yenilmesi ve içilmesine bağlı görülür. Yaşadığımız dünyada, şeytan inancının sıkıntılarını çok hazin bir şekilde görmek mümkündür. İlahi inançtan mahrum ve şeytanın dostu olan insanların durumu örümcekle tasvir edilir. Örümcek avını yakalamak veya erkeği ile çiftleşmek için bir tuzak kurar. İhtiyacı bitince öldürür. Şeytanda böyledir. Onun tuzağına düşen helak olur.

İnsanlığın önemli yanılmalarından biri de şeytan eksenli yapılan sihir ve büyüdür. Sihir; bir şeyi gittiği yönden çevirmek, değiştirmektir. Türkçe’de büyücülük, cadıcılık, muskacılık, anlamlarına gelir. Bu kötülük 3 şekilde yapılır;

El çabukluğu: Asılsız işleri el çabukluğu ile asıl gibi göstermedir. İnsanların kandırılması şeytanın istediği bir iştir.

Bir takım yollarla şeytanın yardımını sağlamak: Dünyada bir takım inançsız insanlar cinlerle irtibat kurarak onların kötü vasıflarından faydalanırlar. Para karşılığı veya düşmanlık için bazı insanlara sihir ve büyü yaparak veya yaptırarak hasta olmasını sağlayabilirler. Şeytanlar insanlara sihri ve büyüyü öğreterek kâfir ederler. İslâm’da, Hz. Peygamberin yasak ettiği ve Müslümanların sakınmasını istediği şirk, adam öldürme, fâiz, yetim malı yeme, savaştan kaçma ve zina gibi yasakların arasında sihir de bulunur.

Kur’an-ı Kerim’de yer alan Felak-Nas Sureleri, istiâze (Allah’a sığınma) ile başlamaktadır. Yüce Allah, söz konusu surelerde kötülüğü dokunması muhtemel şeylerden kendisine dua edilmesini ister. Bunların içinde de düğümlere üfürerek tüküren kadınların kötülüğü dikkati çeker. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre, ipe yapılan sıhir, Felak-Nas Sureleri okunması üzerine etkisiz hale getirilmiş olur. Öte yandan, Kur’an’ın haber verdiği insan şeytanlarını sihir, büyü ve kötülük yapan insanlar olarak değerlendirmek mümkündür.

İslam’da yasak kapsamına giren kötü hasletlerin yapılmasında şeytanın emirlerine uyan insanların etkin olduğu bilinmektedir. Buradan hareketle, insanların bir birlerini haset etmeleri ve kötülük yapmaları şeytanın tesirinden başka bir şey değildir.

El Çabukluğu ile insanları kandırma: Halk arasında dünya menfaati elde etmek için bazı hoca görünen insanlar bulunur. Değişik şekillerde halkın üzerinde etkili olmaya çalışırlar. Söz konusu hocalar kitap açma, suya bakma, cinlerle konuşma, saklanılan bir muskayı bulma, gaipten haber verme, daha önce kırılan yumurtanın içine bir şeyler yazıp alçı ile sıvamak suretiyle göz boyama veya başka yumurta ile değiştirerek insanları aldatırlar. Bu işleri yapan ve yaptıranlar büyük günah işlemektedirler. Böyle hocalar para karşılığı her kötülüğü yapmaya çalışırlar.

Kur’an, şeytandan gelebilecek hile ve tuzakları haber vererek, inananların bu oyunlara gelmemelerini ister. Şeytana verilen bu ruhsat, insan için bir imtihanın gereğidir. Şeytan insana söz ve umut verir, sonunda yalnız bırakır. Bazı insanlar, şeytanın hilelerine kanarak, verdiği vesvese neticesinde günah işlemiş olurlar. Oysa sihir ve büyünün bir çoğu psikolojiktir. Bunun tedavisi doktorluk veya inançla olabilir. İnsan bazen evhama kapılabilir. Bu durumda olanlar için Yüce Allah Hz. Peygambere şu hatırlatmada bulunur:
Ne zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürterse, Allah’a sığın, Çünkü O işitendir bilendir. Allah’tan korkanlar kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman hatırlarlar ve hemen
(gerçeği) görürler.

De ki; sığınırım ben, insanların Rabb’ine. İnsanların Padişahına. İnsanların tanrısına. İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden. O ki insanların göğüslerine fısıldar. Gerek cinlerden ve gerekse insanlardan.

Şeytanın verdiği vesvese neticesinde şüpheye düşürmesi, ibadetleri tehir ettirmesi, yaptıklarında gösterişe düşürmesi, kendini beğenme ve haset gibi kötülükleri her zaman olabilmektedir. Bu kötü hasletlerden kurtulmak için öncelikle güzel ahlaka sahip olunarak Allah’a sığınılması neticesinde şerlerinden korunulmuş olur.

Şeytanın kötülüklerinden korunmak için yaratıcıya sığınmaktan başka bir alternatifin olmadığını belirtir. Çünkü insanın bütün damarlarını dolaşabilen görünmeyen düşmanın şerrinden onun hilelerini görebilen Allah’a sığınılma ile korunulur.

Şeytanın sihir ve büyü neticesinde yaptırdığı kötülükler kaynaklarda yer almaktadır. Hz. Peygamber ve ashaptan bazılarının hastaları okumak suretiyle cinleri kovup, delileri tedavi ettiğinden bahsedilir.

Öte yandan, Kur’ân’da da fâiz hakkındaki ayet cin çarpmasını temsil olarak vermektedir. Şeytan’ın etkisinden korunmak için öncelikle insanların temiz olmaları, abdest almalarına engel teşkil edecek yapışkan maddelerin giderilmesi, ibadetlere riayet edilmesi gerekir. Bu, onlardan gelebilecek kötülükleri önlemektedir. Diğer taraftan, ayet ve hadisler ışığında tespit edebildiğimiz öneriler yerine getirildiğinde hastalanan insanların düzeldiği, devam etmesi halinde psikolojik bir rahatsızlık olabileceği düşünülmektedir.

Yapılacak işlemleri şu başlıklar halinde sıralaya biliriz.
a) İstiâze ile Allah’a sığınılmalı ve O’na güvenilmeli
b) Felak-Nas ve Fatiha Sureleri Okumalı

Cinlerden inanmayanların zaman zaman insanlara zararları dokunduğu bilinir. Görünmeyen bir düşman olan şeytanların yaptığı kötülüğe cin veya şeytan çarpması ismi verilir. Kendisinde böyle bir rahatsızlık olduğuna inanan, aşağıda belirtilen duaları okuması veya okutması durumunda hastalıktan kurtulduğu bilinmektedir. Söz konusu ayetler: Fatiha Suresi, Bakara, 1-6, 255-256, 285-286; Âl-i İmran, 18-19; Araf 54-56; Mü’minun 115-118; Saffat, 1-10; Ahkaf 29-32; Rahman 33-36; Cin, Hümeze, İhlas, Felak ve Nas Sureleri. Öte yandan, her gün Bakara 255. İhlas, Felak ve Nas Surelerini sabah akşam okuyan insanlara sihir ve nazar tesir etmediği gibi sihir yaptıran ve yapan kimselerin sıkıntı çektiği bilinir.

Özetle, cin ve insan şeytanları gerçek yaratık olup insanlığın önemli bir düşmanıdır. Onlar hastalık yapan virüs gibidir. İnsanın virüsten kurtulması için hastalığı önleyecek tedbirleri almaları ve onları etkisiz hale getirilmesi için aşılanmalıdır. Şeytana karşı aşı, şirkten uzaklaşarak Yaratıcı’ya inanma ve inancının gereğini yapmadır. İnanç olmadan satanizmin etkisinden kurtulmak mümkün görülmez.

Öte yandan görünmeyen bir düşman olan şeytandan korunmak için her şeyi gören ve etkisiz hale getirme gücüne sahip olan Allah’a sığınma gerekir. Bu durumda olan inançlı insan üzerinde bir etkinin olamayacağı ifade edilir. Onun yaptırım gücü inanmayan veya inancı zayıf insanlar üzerinde olacağı anlaşılır. Şeytanın insanları değişik usul ve planlarlarla etki altına alabilmektedir. Fakat bu hilelerine karşılık bir yaptırım gücü yoktur. Diğer bir ifade ile etki edebilir, iradesine sahip olana bir şey yaptıramaz. İnsan yaptığının suçunu şeytana atamaz. Şeytanın asli görevi, isyan, başkaldırı, muhalefet, iyileri kabul etmeme, Allah’ın koyduğu kanun ve kurallara karşı çıkmadır. Bunlar üç temel noktada toplanır. İnkar, fuhuş ve yaratılanlara yapılan zulüm. Bu üç özellik satanizm inancının özelliğidir.

Buna karşılık İlahi dinlerin temeli adalet, ihlaslı bir şekilde Allah’a ibadet ve yaratılanlara iyiliktir. Şeytana dayanan inancın temeli, ilahi dinin dışında mutluluğu aramaktan geçer. Düşünceye yer verilmez. Nefis ve şeytan vesvesesi önem kazanır. Onun silahı haramlara teşvik ve vesvese vermektir. Yaratıcı, inanları satanizm tehlikesinden korunmak ve kurtulmak için üç öneride bulunur. Kendisine inanma, güvenme ve korkma. Söz konusu hasletin gereği yerine getirilmeden şeytanın etkisinden korunmak ve Allah’ın yardımını beklemek mümkün görülmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir