AB Enerji Konusunda Türkiye İle Rusya’yı Devre Dışı Bırakmak İçin mi Kıbrıs’ı İstiyor

AB Enerji Konusunda Türkiye İle Rusya'yı Devre Dışı Bırakmak İçin mi Kıbrıs'ı İstiyor

Yıllardır Kıbrıs ile ilgili adanın tamamını güneyli rumlara teslim edip adadan Türk milletini çıkarma amacıyla çeşitli planlar yapılıyor.

İşgal altındaki Azerbaycan toprakları için bu kadar ilgili olmayan AB’nin asıl amacının yaşadığı enerji sıkıntısını Rusya ve Türkiye’yi devre dışı bırakarak Rumların söz sahibi olacağı bir Kıbrıs adası üzerinden sağlamak olduğu iddia ediliyor.

İsrail karasularından Kıbrıs’a, buradan Yunanistan’a uzanacak bir denizaltı boru hattı inşa edilerek Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınması planlanıyor.

Böylece adanın tamamı Rumlara geçtiğinde Türkiye’nin güneyindeki deniz yetki alanları 12 mil geriye çekilecek ve hava sahası da kaybedilmiş olacak. Rumlar Avrupa’ya enerji hatlarını Türkiye’ye ihtiyaç duymadan çekebilecek ve AB için Türkiye ile Rusya enerji konusunda devre dışı kalacak. Bu planın farkında olan Putin daha önce AB ülkelerine “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 40 yıldır pratikte bağımsız. Neden onu tanımıyorsunuz?” demişti.

Ekonomisi batan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias adadaki Türk varlığını kabul etmeyerek işgal olarak niteleyip adadan Türkler çıkmadıkça soruna çözüm bulunamayacağını iddia etti. Yunanistan Dışişler Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Adil çözüm, ilk olarak sorunun kaynağının ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Bu kaynak da işgal ve işgal güçlerinin varlığıdır” dedi.

Kıbrıs sorununa sözde adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla İsviçre’nin Cenevre kentinde müzakereler yapıldı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’a “Türkiye üye değil, Kıbrıs Türkleri de bloğun parçası değil, diğer üyeler de Birliği terk ediyor” dedi. Bunun üzerine sinirlenen Juncker “para lazım olunca bizi hatırlarsınız” cevabı vermesi üzerine Çavuşoğlu, “bize Suriye için 3 milyar avro söz verdiniz ama daha ödemediniz” dedi.

Çavuşoğlu daha önce, Yunanistan ile Kıbrıs Rum Kesimi’nin, garantiler yerine AB’nin devreye girmesi gerektiği yönündeki saçmalıklarıyla ilgili “Bugüne kadar AB hangi çatışmayı engelleyebilmiş, hangi sorunu çözebilmiş? AB’nin sonu ne olacak, bir garantisi var mı? Yarın bu anlaşmayı bir taraf bozdu, AB bunu engelleyebilecek mi? Böyle kulağa hoş gelen sözlerle ortaya çıkan fikirleri bizim kabul etmemiz mümkün değil. Gerçekçi olacağız, işimizi sağlam yapacağız. En kötü ihtimale karşı tedbirleri almamız lazım ki yarın bir sorun çıkmasın. Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da her bölgede sorun var ama Kıbrıs’ta 43 yıldır hiçbir ciddi sorun yok. O da Türkiye’nin garantörlüğü sayesinde olmuştur. Var olan mevcut sorunlarla bile baş etmekte zorlanan bir kuruluşun hele hele birçok konuda çifte standart içinde olan bir kuruluşun burada güvenliği sağlaması hayalden öte değildir.

Biz Türkiye olarak güvenlik ve garantiler konusunda tutumumuzu net bir şekilde ortaya koyduk. Bizim tutumumuzla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti heyetinin tutumu tamamen örtüşüyor. Ortada bir gerçek var ki Türkiye’nin garantörlüğü, Türkiye’nin güvencesi, garantisi, Kıbrıs Türk halkı için hayati derecede önemlidir” dedi.

Tarafların, uzlaşma önerilerine göre, Kıbrıslı Türkler topraklarının mevcut yüzde 36 oranını yüzde 28,2’e çekecek. Kıbrıs’taki sömürge gücü İngiltere ise idare ettiği toprakların yüzde 3’ünü bırakacak.

İngiltere’nin Kıbrıs’ta, Ortadoğu’daki askeri operasyonlar için sıklıkla kullanılan iki askeri üssü bulunmakta.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir