Türkiye Rusya İlişkileri ve NATO Etkisi

Türkiye ile Sovyet Rusya arasındaki ilk temaslar Mustafa Kemal Atatürk’ün 26 Nisan 1920 tarihinde Lenin’e yazdığı mektupla başladı.

Atatürk 1920’li yıllarda Sovyetler Birliği elçisi ve ateşesi gibi görevlilere “Siz bize şimdi yardım ediyorsunuz ama Türkiye sizin var oluş sebebinizdir çünkü biz Çanakkale’de eğer İngilizleri durdurmasaydık bugün yoktunuz” demiş. Rusya bugün varlığını Türkiye’ye borçludur.

Atatürk o dönem Sovyet Rusyası ile ekonomik ve siyasi işbirliğine girdi. Türkiye Cumhuriyeti kurulunca ilk uluslararası anlaşmalar, ilk dostluk anlaşması Rusya ile yapıldı. Atatürk, Türk halkının gelecekte komşularıyla barış içinde yaşamasını arzuladı.

Türkiye’nin Doğu Bloku ile ilişkilerinde esas belirleyici rolü Sovyet Rusya’nın üstlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.

1945-1946 yıllarında Türkiye’nin Sovyetler Birliği’nin tehditleriyle karşı karşıya kalması Türkiye’nin dış politikada Batı’ya yönelmesine neden olmuştur. Bu yüzden Türkiye, Batılıların kurduğu bütün siyasal, askeri ve ekonomik kuruluşlara katılmayı kendisine bir amaç saymıştı.

Türkiye’nin NATO’ya girmek istemesi II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Batı Bloğu’na katılma çabalarıyla ortaya çıkmıştır. Türkiye, NATO’nun daha kuruluş aşamasında bu ittifaka katılmak için girişimlerde bulunmuş fakat bir sonuç alamamıştır. 8 Ağustos 1949’da Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğine alınması, Türk devlet adamlarının NATO’ya girme konusundaki çabalarını artırmış, başvuru için geçerli bir sebep oluşturmuştur. Buna rağmen bazı NATO üyeleri Türkiye’nin birliğe girmesine sıcak bakmamıştır.

Kore Savaşı sonrasında Türkiye’nin NATO’ya alınması Amerika tarafından desteklenmiştir. Kore Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkiler daha da bozulmuştur.

Sovyetler Birliği’nin Boğazların kontrolünü ele geçirme isteklerine karşı Türkiye, kendisi ile dost olunduğu takdirde Boğazları Sovyet Rusya aleyhinde kullanmayacağı yanıtını vermiştir. İşte Sovyetler Birliği’nin 1953’te yaptığı açıklama ile bu görüşü sonuna kadar kabul etmiş gözükmektedir. O tarihten itibaren de Sovyet Rusya, Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesi iddiasından vazgeçmiştir.

Her türlü olumsuzluklara rağmen Sovyetler Birliği’nin Türkiye ile olan ilişkilerine ne kadar önem verdiğini N.S. Hruşov’un 14 Mart 1958 tarihinde söylediği meşhur sözleri açık bir şekilde göstermektedir:
“Türkiye ile ilişkilerimizde kendi barışçıl politikamızı, Türkiye bizim gerçek ve samimi niyetlerimizi anlayıncaya kadar devam ettireceğiz. Hem karadan hem denizden sınırlarımızın olduğunu düşündüğümüzde düşmanlık değil, sadece dostluk ilişkileri içerisinde olmamız gerekmektedir. Bundan bütün dünya kazançlı çıkacaktır”.

1954, 1956 ve 1957 yıllarındaki Uluslararası İzmir Fuarı’na SSCB temsilcileri de katılmışlardır. Bu katılım, daha sonraki süreçte çok sayıda iş adamının karşılıklı olarak Türkiye’ye ve SSCB’ye gitmelerine zemin hazırlamıştır.

1960 yılının başlarına gelindiğinde Sovyet Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde yumuşama dikkat çekmektedir. Türkiye’nin 1960 yılından itibaren Sovyetlerin barış girişimlerine olumlu baktığı anlaşılmaktadır.

Türkiye’nin Batı’dan beklediği kadar ekonomik yardım alamaması da, bu politik gelişmede etkili olmuştur.

1960 yılı başlarında Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında imzalanan ticari anlaşmalar büyük önem arz etmektedir.

Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında Başbakanlar düzeyinde ziyaret 1960 yılı Nisan ayının 11’de gündeme gelmiştir. Adnan Menderes, Temmuz ayı içinde Moskova’ya giderek Rus lideri Hruşov ile görüşecekti. Daha sonra ise Hruşov’un Türkiye’ye ziyareti bekleniyordu. Menderes’in Rusya’ya yapacağı ziyaret hem Sovyet hem de Türk basınında geniş yankılar uyandırmıştır.

Bu durum en çok Amerika’yı rahatsız etmiştir.

Mayıs ayında iki ülke arasında bir kriz yaşanmıştır. Krizin sebebi İncirlik üssünden kalkan NATO’ya ait silahsız gözetleme uçağının Sovyetler tarafından düşürüldükten sonra, Moskova’nın, Türkiye’yi kendi topraklarını Sovyetler Birliği’ne karşı hasmane hareketlerde kullanarak suç ortağı olmakla itham etmiş olmasıdır.

Ziyaret öncesi Amerika U-2 casus uçağının Sovyetler Birliği tarafından düşürülmesi ve pilotun yaptığı açıklamalar, tepkilere neden olmuştur ancak Başbakan Menderes Moskova gezisini iptal etmemiştir. İsmet İnönü ise o günlerde CHP’nin NATO’ya bağlılığını belirterek: “Batı ile ittifakımız ancak yurtta gerçek bir demokrasinin tesisiyle sağlamlaşacak” dedi.

Planlanan üst düzey ziyaretler gerçekleşemeden 27 Mayıs’ta Türkiye’de askeri darbe gerçekleşmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koymuştur.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman Atatürk, Rusya’dan büyük yardım talebinde bulundu. Sovyet Rusyası, silah ve para başta olmak üzere gereken yardımda bulundu. O dönem iki ülke birbirini resmen tanıyarak diplomatik ilişkileri ve ikili işbirliği başlattı. İkili resmi ziyaretler yapıldı. Atatürk’ün Rusya ile siyasi yakınlaşması, Türkiye için büyük rol oynadı. Atatürk Rusya ile dostluk ilişkilerine büyük önem verdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir