2017 Dünya Çevre Günü Ne Zaman

2017 Dünya Çevre Günü Ne Zaman

Dünya Çevre Günü, 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan BM Çevre Konferansında alınan kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. Her yıl 5 Haziran’da temiz çevre ve geri dönüşüme dikkat çekiliyor.

Türkiye’de bu amaçla 1978 yılında Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, daha sonra Çevre Müsteşarlığı kuruldu. Başbakanlığa bağlı Çevre Müsteşarlığı 5-11 Haziran tarihleri arasını Çevre Koruma Haftası olarak kabul etti. Çevre Koruma Haftasında okullarda öğrencilere doğal çevrenin korunması anlatılır. Hafta boyunca radyo ve televizyonda halka çevre kirlenmesi ile ilgili bilgiler verilir. Alınması gereken önlemler anlatılır. Gazete ve dergilerde doğal çevrenin korunmasına ilişkin yazılara yer verilir.

Doğal çevrenin kirletilmesi yasalara göre suçtur.

Doğal çevrenin korunması için; akar ve durgun sular, insan ve hayvan artıkları ile kirletilmemeli, biriken çöpler hemen kaldırılmalı, zararlı hayvanların, böceklerin özellikle, karasinek ve sivrisineklerin üreyip çoğalmaları engellenmeli.

Gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulluk sorunu, doğal çevrenin korunmasına olan ilgiyi ikinci planda tutmuştur. Gelir seviyesi düşük olan insanlar için öncelikle gıda ve barınma olanakları önemli olduğu için çevre daha az öncelik taşımaktadır. Türkiye’de malesef bu kategoride bulunuyor. Türkiye gelişmiş bir ülke olsaydı çevre sorunu birinci planda öncelikli hedefi olacaktı.

Kalitesi bozulmuş topraklar, yok olmuş ormanlar, kaybolmuş biyo-çeşitlilik uzun dönemde sürdürülebilir kalkınma ile tutarlı değildir. Finansal krizin, petrol, gıda ve su kriziyle birleşmesi sorunu daha da derinleştirmekte olup, pek çok insanın açlık ve yoksulluğa düşeceği öngörülmekte.

Cam şişe doğada 4 bin yıl, plastik bin yıl, pet şişe 100 yıl kola kutusu 100 yıl, sigara filtresi 5 yıl kalıyor.

Bir parçası olduğumuz ve içinde yaşadığımız doğanın korunması zaruridir. Bu sebeplerle Çevre Koruma Haftası ve Çevre Günü etkinlikleriyle çevre bilinci oluşturulmaya çalışılıyor.

İyi, temiz ve yaşanabilir bir çevre için her birey ve devlet taşın altına elini sokmalı ve sorumluluk üstlenmelidir. Unutmayın! evlatlarınıza bırakacağınız temiz bir dünyadan daha kıymetli bir miras yoktur.

Çevre sorumluluğu sadece Dünya Çevre Günü ya da Çevre Haftasında duyulabilecek bir duygu değil yaşamın her anında davranış haline getirdiğimiz bir özelliğimiz olmalıdır.

Hızla artış gösteren dünya nüfusu, hızlı sanayileşme ve sağlıksız şehirleşme, nükleer denemeler, tarım kimyasalları, yapay gübreler, deterjanlar gibi kimyasal maddeler giderek çevreyi kirletmeye başlamış, bunun sonucu olarak kirlenen hava, su ve toprak, canlılar için zararlı olabilecek boyutlara ulaşmıştır.

Türkiye’de Çevre Kirliliğine Neden Olan Temel Endüstriler Nelerdir
1.Termik santraller
2.Çimento
3.Şeker
4.Demir çelik
5.Petrokimya endüstrileri

Özellikle termik santrallerde toplam enerji tüketiminin yüzde 60′ı ortalama kükürt içeriği yüzde 1,5 ila 3,5 arasında değişen hatta bazen daha da yüksek olabilen linyit kömürü yakan termik santrallerden gelmektedir. Bu yakıtların kalitesiz olması nedeniyle termik santrallerden çevreye SO2 ve uçucu kül yayılmaktadır. Birim elektrik üretimi başına açığa çıkan kirletici oranı çok fazladır.

Türkiye’de enerji üretiminden kaynaklanan kanserojen SO2, NOX, partikül madde ve diğer kirleticiler uluslararası boyutlarda da tartışılır ölçülerde kirliliğe neden olmaktadırlar.

Avrupa’da en fazla kükürt kirliliğine neden olan 100 termik santral arasında Türkiye’den çok sayıda santral de yer almakta.

Avrupa’nın en kirletici santralleri sıralamasında Türkiye’den;

2. Afşin-Elbistan
32. Seyitömer
35. Yatağan
46. Kangal
65. Soma
santralleri sıralanıyor.

Bunun yanı sıra çimento sanayinin getirdiği partikül madde kirliliği de önemli boyutlardadır.

Türkiye’de bulunan şeker ve çimento sanayilerine ait kuruluşlar oldukça eski bir teknolojiye sahip. Kuruldukları yıllarda şehir merkezinden uzakta olsa bile hızla ve plansız şehirleşme sonucu artık yerleşim merkezlerinde yer almış durumdadırlar.

Sanayileşmenin artmasıyla organize sanayi bölgelerinde meydana gelen kirlilik artık küçümsenemeyecek kadar önemli bir konu.

Daha ucuza daha çok enerji adı altında 3.dünya ülkelerinin en gözde enerji üretim yöntemi termik santrallerdir.

Hava kirliliğinin azaltılması için alınması gereken önlemler, kirlilik kaynaklarıyla etkilenenleri ayırmak, kirletici etkinliği ve kirletici karakteristiklerini azaltmak ve kirletici salınımlarını filtre vb. tekniklerle kontrol etmektir.

Havada taşınan kurşun, ozon, CO, SO2, Hidrokarbonlar, Kanserojen maddeler, Akciğer kanserinin oluşmasında büyük bir payı vardır. İnsanların solunum yollarında bronşlarda iltihaplanma, nefes darlığı astım gibi sıkıntılara yol açmaktadır.

Ayrıca, kansızlık, kalp yetmezliği gibi hastalıklara da yol açmaktadır.

En bilinmeyeni ise kirliliğin yoğun olarak yaşandığı yerlerde kurşundan ötürü beyin etkilenmekte şiddet olaylarında 3 kat artış gözlenmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir