Kilis Şehrinin Tarihi ve Coğrafi Yapısı

Kilis Şehrinin Tarihi ve Coğrafi Yapısı

Güneydoğu Anadolu bölgesinin batısında, Türkiye – Suriye sınırına çok yakın, karayolu ile Halep’e 70 kilometre, Gaziantep’e 60 kilometredir. Afrın ve Kuweyk Nehirleri arasında Azez’in Kuzeyinde Halep’ten Gaziantep’e giden yol üzerindedir. Kuzeyinde Resul Osman dağı, batıda Kalleş tepeleri vardır.

Kilis yakınlarında Kuzeyden Güneye doğru akan Afrın nehri ve bu nehre karışan Safi Çayı ve Güney Doğusundan Güney’e doğru akan ve halk arasında Halep arığı denilen Kıvık nehri akar. Bu nehir Gaziantep’in Çağdığın köyünden başlayıp, Balık Suyu, Sinap suları ile ve daha ufak sularla birleşerek nehir halini alır. Şehrin içme suları yakındaki Resul Osman ve Kalleş tepelerinden sağlanır.

Kilis’in doğusunda Akpınar ve Zoppun pınarı adıyla bilinen iki su kaynağı daha vardır. Şehir çevresindeki zeytinlik ve bağlar karakteristik özelliği olarak göze çarpmaktadır. Bunlar hemen şehrin dış semtlerinden başlayıp etrafını çevreler.

Jeolojik olarak Kuzeyde volkanik, bilhassa bazalt formasyonlar, Güneyde örtü tabakası yerleşmiş gittikçe kalınlaşan toprak yapısı vardır. Kilis’in içinden çengel deresi, cebelaş deresi geçer. İklimi ılımandır. Kışları kar yağışı nadiren görülür. Resul Osman ve Kalleş tepelerinde zeytin, Güneyde ise bağlar temel bitki örtüsüdür.

Kürt Dağı civarında ormanlıklar olsa da etrafı orman açısından zengin değildir.

Kilis civarında pirinç, buğday, arpa, mercimek, nohut, küncü(susam), mısır, akdarı, cilban, karatane, pamuk, üzüm ve zeytin yetişmektedir.

Haçlı seferleri zamanında Kilis Frank toprakları arasında kaldı. Büyük ihtimalle bu Antakya’nın idarecisi olan Roger zamanında oldu. Daha sonra 1124’te Türkmen emiri Balak tarafından Azez ve Kilis bölgesi tekrar Franklardan alındı. Türkler de yoğun olarak Kilis civarına yerleşmeye başladılar.

Osmanlı döneminde de Kilis ve Azaz kasabaları, Maarra kenti ile birlikte, Osmanlı güney kanadının güvenlik sistemi içinde stratejik noktalardı. Kilis 16. Yüzyılda, Halep’ten gelip Gaziantep, Şanlıurfa üzerinden İran’a ulaşan, ipek ticareti bakımından önemli bir ana yol üzerindeydi. Her yıl Osmanlı komutanlarına asker ve vergiler bu yol üzerinden gönderildi. Hükümet, büyük Doğu-Batı ekseni üzerinde, her iki yönde denizden gelip Payas üzerinden doğuda sürdürülen seferler için yada karadan Bağdat’tan Batı ya, Kilis üzerinden mühimmat naklediyordu.

Kilis bölgesinin siyasi ve ekonomik tarihi Halep şehri ile yakından ilgili olmuştur. 16.Yüzyılda Halep’te Avrupalı ülkelerden İspanya, Portekiz, İtalya, Hollanda ve İngiltere gibi ülkelere ait ticaret konsolosları ticarette aktif olarak yer alıyorlardı.

Yüzyılın sonlarına doğru Doğu Akdeniz İngilizlerde, Halep pazarlarından; bükülmüş ve bükülmemiş ipek, her türlü baharat, mazı, pamuk, elyafı, tahıl, hareli – haresiz kumaşlar, pirinç ve sabun, yağ, eczacılık için gerekli her türlü kimyasal madde, pamuktan mamul bez, ipekli halı ve yorgan, şap, kuş üzümü, Şam kumaşı, kuru üzüm, kumaş boyası için çivit, keçi derisi, sığır derisi, balmumu, yün, hurma ve anason tohumu, ham deri ve postekti alıyordu.

Halep’e yakınlığı nedeniyle Kilis’te bu ürünlerden bir kısmını özellikle zeytinyağı ve sabun maddelerini sağlamaktaydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir